Ellerini kavuşturup sessizce bekledi.Sadece düşünmek ve hissetmek istiyordu. 'Hayır' diye içinden geçirdi.'Hayır onları bile hak etmiyorum.' mutsuz olduğunu düşünmek istemiyordu.Bu yüzden 'sınıf atlamak' dedi adına...
    Mutsuz akşam vakitlerine umutlu el sallamak en çok sevdiği oyundu.Zaman denilen devasa varlığı 'an' ile sınırlayıp,uzaklaşmak...Mükemmellik aslında ta içinde saklıydı! İyi etmenin,iyi olmanın hoşluğu onu öyle bir gülümsetirdi ki...Bazen bu abartılara kaçar,çeşitli uyarılar alırdı.Cinsiyetin getirdiği bir 'hanım'lık ilkesi vardı.Siz kahkaha atarsanız bir 'hanımefendi' olamamaktan ziyade basit bir kız oluyordunuz.Hele ki yaşadığınız şehir küçükse...!
    Her şeyi bir kenara fırlatıp 'paşa gönlüm' ben geldim diyerek;kendi benliğimizin farkında olmaya,yaşamaya  hem de  kahkahalarla...Siz-Biz ayırmadan hep beraber yaşamak.... konuştu kendiyle saatlerce...Durdu bir an!
    ....
    İşte hesaplanmayan şey,belki de sınırlıydı Dünya...En somutlarda,en sınırcıydı belki! Irk vardı,renk vardı,dil vardı... Yaşamak ve yerini bulmak irade istiyor dedi.Gözlerinden süzülen umutlar kendi karanlığının en büyük silahıydı,yaşama belirtisiydi onlar ve yalnız olmadığının... 
    Sokağa indi...Yüzler durgun,yüzler ciddi ve egoist... 
    Düşündü yaptıklarını,
    Hatırladım...Binlerce kurdun içinde 'elma olmak'  yok olmaya mahkum olmaksa;bu hangi oyun?
    Oyunun bir kuralı var mı ki?
    Farkında değil misin?
    ...
    Ben oynuyorum....
     
     

Bir...

   Bir...
   İKİ...
   Üç...
   Merakla bir şeye başlamak nasıl bir duygu? Ya da rastlantıyla...? Merakla  başlamak ve rastlantıyla başlamak arasındaki fark şudur;zihninde bulanıklık...Birincisi merakla başlamak sonun nereye varacağını merak eder ve bu sona gidene kadar zihin bulanıktır,net değildir...Diğeri  ise beyine başlama emri vermediğinden,önüne çıkan kapıları açarak devam eder.Endişelenmez fazla,en sondaki kapıyı düşünmez.Zamanını geçirir öbür 'rastlantı kapılarına' geçer..Açar girer,diğerini açar öbürüne geçer..Kafası rahattır,kuralsızdır,elindeki şartlara bakar,oynar kendine uymazsa anında terk eder..Uyarsa kendi gibi benimser...Rastlantıyla başlamak,türlü türlü meşgaleler getirir bu da uzmanlaşmayı engeller...Merakla başlayan benimsemeyebilir ama süreklilik gösterir,dikkat ve odak vardır...
   Bir yola çıktım ben...Bir gezi belki de...Yolun nereye gittiğini pek biliyor sayılmam yani...Bu yol belki  Lüsyen'e evini bulduracak,belki de Sami'yi konuşturacak...
   Dokunduğu her yer toprak gibi bereketli olsun..Harikalar yaratan,on parmağında bin marifetli 'insanlığa'...
Çok Yücesiniz...